40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
3.334,69%0,33
10.219,40%-0,06
4782522฿%1.63607
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Mesleğe başlamanıza kadar olan süreçte neler yaşadınız?
Uluslararası vizyonla inşa edilen bir hukuk kariyerinin temelini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olarak attım. Akademik yolculuğumu Türkiye’de yüksek lisans ve İngiltere’de doktora çalışmalarıyla derinleştirerek, hem yerel hem de global hukuk sistemlerine hâkimiyet kazandım.
Bugün, İstanbul ve Londra merkezli olarak faaliyet gösteren İstanbul’da Congar Hukuk Bürosu ve Londra’da Congar Law Ltd’nin kurucusuyum; yakın zamanda hukuk hizmet ağımızı New York ofisimizle Amerika kıtasına taşımaya hazırlanıyoruz. Bu geniş coğrafyada sunduğumuz hizmetlerde, sınır tanımayan bir perspektifle hareket ediyoruz.
Avukatlık stajımı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve Ticaret Hukuku Kürsüsü Başkanı’nın yanında tamamlama ayrıcalığına sahip oldum. Bu dönemde, deniz taşıma hukuku ve ticaret hukukunun duayen isimleriyle birebir çalışma fırsatı, mesleki temelime hem teorik hem de pratik anlamda eşsiz bir derinlik kazandırdı. Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda tamamladığım askerlik görevim ise bana denizcilik sektörüne ve deniz sigortaları hukukuna doğrudan temas ve sektörel farkındalık sağladı.
Kariyerimin ilk gününden itibaren, deniz ticareti, sigorta ve taşımacılık hukuku; uzmanlık alanım ve profesyonel tutkumun odağı haline geldi. Akademik birikimim ve uluslararası saha tecrübem sayesinde, ilerleyen yıllara güçlü bir temel hazırlayarak, sektörde liderlik pozisyonuna ulaşmamı mümkün kıldı.
Mesleğinizin ilk yıllarında sizi şekillendiren önemli tecrübeleriniz nelerdi?
Mesleki duruşumun temelini, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda edindiğim disiplin ve kriz yönetimi refleksi oluşturdu. Bu askeri geçmiş, hukuki reflekslerime stratejik düşünme, eşzamanlı karar alma ve yüksek sorumluluk bilinci kazandırdı.
Hukuk kariyerimdeki ilk dönüm noktam ise, Türkiye’nin en kritik lojistik yatırımlarından biri olan Samsun Limanı’nın özelleştirme sürecinde Ceynak Lojistik & Samsunport Limanı bünyesinde, in-house avukat olarak yer almam oldu. Henüz kariyerimin başında, konteyner sahası, antrepo, silo ve operasyon merkezlerinin tam kalbinde aktif sorumluluk alarak; sürecin yalnızca hukuki değil, aynı zamanda operasyonel ve stratejik boyutuna da doğrudan temas ettim.
Üst düzey kamu kurumlarıyla yürütülen finansal yapılandırma görüşmeleri, liman işletme sözleşmelerinin hazırlanması ve müzakeresi, marka kimliği oluşturulması gibi kritik aşamaların tamamında aktif görev üstlenmem, bana sektörel derinlik ve yönetsel vizyon kazandırdı.
Bu deneyim, sadece bir avukat olarak değil; sektörü bilen, sahayı okuyan, karar verici masalarda yer alan bir danışman refleksiyle mesleğimi icra etmeme imkân sağladı. Bugün liman işletmeleri, tersaneler, konteyner operatörleri veya deniz taşımacılığı yapan şirketlerle çalışırken sunduğum çözümlerin arkasında, bu sahada kazanılmış çok katmanlı birikim yatıyor.
Ve elbette, işin doğası gereği, bu alanlarda edinilen bilgi ve öngörülerin bir gün aynı sektörde yol alan profesyonellerle yeniden kesişmesi ihtimali, mesleğin en sessiz ama en güçlü temennisi oluyor.
Deniz sigortalarıyla tanışmanız ve bu alanda uzmanlaşmanız nasıl gerçekleşti? AXA Sigorta’daki süreç size kariyeriniz açısından neler kazandırdı?
Deniz sigortaları alanındaki profesyonel uzmanlığımın temelleri, Türkiye’nin ve dünyanın en büyük sigorta kuruluşlarından biri olan AXA Sigorta’daki görev sürecimde atılmıştır. AXA Sigorta bünyesinde uzun yıllar boyunca yük ve emtia nakliyat sigortaları, P&I (Protection and Indemnity), H&M (Tekne& Makina), liman ve terminal sigortaları başta olmak üzere, denizcilik sigortalarının tüm kritik alanlarında bizzat ve doğrudan aktif sorumluluk üstlendim.
Görev yaptığım süreçte, sigorta poliçelerinin oluşturulmasından ve poliçe klozlarının yapılandırılmasından başlayıp, teminatların kapsam ve limit analizlerinin gerçekleştirilmesi, hasar süreçlerinin yönetilmesi, rücu dosyalarının takip edilmesi ve uluslararası reasürans piyasasıyla yürütülen teknik müzakereler gibi birçok aşamayı şahsen yönetme fırsatı buldum.
Özellikle, global ölçekte meydana gelen büyük ölçekli gemi kazaları, yük kayıpları ve denizcilik kaynaklı hasarlar sonucunda oluşan taleplerin değerlendirilmesinde, hasarın ilk ihbar anından eksper atanmasına, survey raporlarının analizinden tazminat ödemelerine ve sovtaj süreçlerine kadar bütün aşamaları çok yakından takip ettim. Lloyd’s gibi uluslararası sigorta aktörleriyle, P&I kulüpleriyle ve yabancı brokerlerle sürekli temas halinde olarak, sektörün pratik ve hukuki dinamiklerine ilişkin detaylı bir uzmanlık geliştirdim.
AXA Sigorta’da edinmiş olduğum bu derinlemesine teknik ve hukuki birikim, bugün tarafımca hazırlanmakta olan hukuki mütalaaların, bilirkişi raporlarının ve uluslararası tahkim süreçlerinde sunulan uzman görüşlerinin temelini oluşturmaktadır. Ayrıca, bu dönemde elde ettiğim pratik bilgi ve uluslararası iletişim deneyimi, yayınlamış olduğum kitaplarda ve akademik çalışmalarda da güçlü bir şekilde kendini göstermektedir.
Deniz sigortaları alanındaki deneyimimin en büyük kazanımı, poliçe oluşturulmasından hasar ödemesine, rücu aşamasından uluslararası tahkime kadar tüm süreci uçtan uca yönetme yetkinliğini kazanmamdır. Bu kapsamlı yetkinlik sayesinde bugün müvekkillerimize sadece hukuki danışmanlık değil; sektörel dinamiklere hâkim, uluslararası standartlarda ve çok taraflı süreçlerde etkin çözüm üreten bir hukuk hizmeti sunabilmekteyiz.
Akademik yayınlarınız ve kitaplarınızdan bahsedebilir misiniz? Yazarlık yolculuğunuz nasıl başladı ve bugün geldiğiniz noktada neler ürettiniz?
Yazmak, mesleki yolculuğumun vazgeçilmez bir parçası ve aynı zamanda sektöre olan borcumu ödeme şeklimdir. “Taşıma ve Sigorta Hukuku” serisinde bulunan her eserim, bilgi birikimimi gelecek nesillere aktarma sorumluluğunun bir yansıması oldu.
Bugün gelinen noktada, özellikle taşıma ve sigorta hukuku alanında yayımladığım 34 kitap, sektörde referans alınan başvuru kaynaklarına ve birçok üniversitede temel ders materyaline dönüşmüş durumda. Eserlerimin çoğu, 3. ve 4. baskılarını yapmıştır.
Önemle belirtmek isterim ki, bu kitaplardan elde edilen tüm gelirler, toplumsal sorumluluk bilinciyle, doğrudan öğrencilere burs ve sokak hayvanlarına destek olarak aktarılmakta; sürecin her aşamasını bizzat takip ederek, katkının doğru adreslere ulaşmasını sağlamaktayım.
Ulusal ve uluslararası mecralarda kaleme aldığım çok dilli makaleler, analizler ve köşe yazıları ise sektör profesyonellerine ve genç hukukçulara ışık tutmaya devam ediyor. Akademik bilgiyle pratiği birleştiren bu yayınlar, sektörde güvenilen ve başvurulan bir uzmanlık markası yaratmamda en büyük güçlerden biri olmaktadır.
Sivil toplum kuruluşlarında ve derneklerde çok yoğun faaliyet gösteriyorsunuz. Hangi kurumlarda yer alıyor ve ne gibi görevler üstleniyorsunuz?
Sivil toplumda aktif olmak, mesleki vizyonumun ayrılmaz bir parçası. 2012 yılında İstanbul Barosu çatısı altında Taşıma ve Lojistik Komisyonu’nun kuruluşunda yer aldım; başkan yardımcılığı ve çeşitli yönetim kademelerinde yer alarak, Türkiye genelinde sektörel eğitimin standartlarını belirleyen projeleri hayata geçirdik.
2021’de kurucu başkanı olduğum Genç Deniz Hukukçuları Derneği ile sektöre genç ve uluslararası vizyon kazandırmayı amaçladım. Bugün, dernek bünyesinde genç hukukçulara mentorluk sağlıyor, onları küresel hukuk dünyasına hazırlayan projeleri hayata geçirmekteyim.
Almanya Yurtdışı Ticaret Odaları (AHK) ve Alman-Türk Ticaret Odası bünyesinde Lojistik Komitesi’nde kurucu başkan olarak görev alıyor, iki ülke arasında lojistik hukuku alanında bilgi ve tecrübe köprüsü oluşturuyorum. UTİKAD çatısı altında, hava taşıma hukuku ve sigorta eğitimlerinde yıllardır sektöre katkı sunuyorum.
Uluslararası alanda ise Amerikan Ticaret Odası’nın İngiltere temsilcisi, BIMCO (Baltık ve Uluslararası Denizcilik Konseyi) üyesi, Avrupa Avukatları Birliği, Dünya Hukukçular Birliği, Dünya Barolar Birliği ve Uluslararası Barolar Birliği’nin aktif üyesiyim. Ayrıca New York Uluslararası Tahkim Merkezi’nde hakemlik görevimle, global çapta uyuşmazlıkların çözümünde doğrudan rol almaktayım.
Tüm bu görevlerim, hem Türk hukukunun uluslararası platformlardaki görünürlüğünü artırıyor, hem de müvekkillerime ve sektöre doğrudan fayda sunmamı sağlıyor.
Denizcilik, sigorta ve taşıma hukuku birbirini tamamlayan alanlar. Bu entegre yaklaşım size ve sektöre ne kazandırıyor?
Denizcilik, sigorta ve taşıma hukuku birbiriyle organik bağ kurmuş, yüksek uzmanlık ve pratik bilgi gerektiren alanlardır. Sektörde katma değer yaratan gerçek hukuki çözümler, bu disiplinlerin bir arada, bütüncül ve analitik bir bakışla ele alınmasıyla mümkün olur.
Bir yükün üretim sahasından limana, oradan uluslararası sulara ve son teslimat noktasına ulaşana dek geçtiği tüm aşamaların; lojistikten depolamaya, elleçlemeden poliçe teminatına kadar, hukuki ve ticari tüm detaylarını deneyimledim. Bu çok katmanlı süreçte, riskleri öngörmek ve en doğru stratejiyi belirlemek, müvekkillerimin hem zamandan hem maliyetten tasarruf etmesini ve en güçlü hukuki korumaya sahip olmasını sağlıyor.
Benimsediğim bu çok disiplinli yaklaşım, yalnızca bir ihtilaf anında değil; operasyonun en başından sonuna kadar şirketlerin her adımına güvence getiriyor. Sektördeki başarımın ve müvekkillerimin bana duyduğu güvenin temelinde, bu analitik ve bütünsel vizyon yatmaktadır.
Hem İngiltere’de, hem Türkiye’de hem de New York’ta kendi hukuk ofislerinizi kurma kararını nasıl verdiniz? Bu kadar uluslararası bir yapılanmaya neden ihtiyaç duydunuz?
Kurumsal kariyerimin her döneminde, sınırları aşan, çok kültürlü ve küresel düzeyde hukuki hizmet sunabilecek bir yapılanmanın vizyonunu taşıdım. Bu süreçte edindiğim deneyim ve uluslararası tecrübe, hukuki pratiğin klasik kurumsal çerçevelerle sınırlı kalamayacağını, global arenada daha aktif ve daha esnek bir yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu açıkça gösterdi.
Bu ihtiyaç doğrultusunda, 2020 yılında bireysel hukuki pratiğimi bağımsız bir hukuk yapılanmasına dönüştürerek kendi hukuk büromu kurdum. Geniş ekibimiz ile birlikte ilk olarak İstanbul ve Londra merkezli faaliyet göstermeye başladım ve pandemi dönemini, kurumsal yeniden yapılanma ve uluslararası açılım için stratejik bir fırsata dönüştürdüm. Bu süreçte müvekkillerime sunduğum hukuk hizmetini, sadece yerel değil; uluslararası piyasalarda rekabet eden şirketlerin ihtiyaç duyduğu geniş kapsamlı, proaktif ve çok kültürlü bir danışmanlığa dönüştürdüm.
Kuruluş sürecine başladığımız ve önümüzdeki günlerde New York ofisimizin faaliyete geçmesiyle birlikte, müvekkillerimize Birleşik Krallık ve Türkiye’nin yanı sıra Amerikan hukuku çerçevesinde de hukuki destek sağlayacağız. Bu uluslararası yapılanma, sadece farklı coğrafyalarda faaliyet gösteren müvekkillere çok dilli ve yüksek standartta hukuki çözümler sunmakla kalmayacak; aynı zamanda şirketlerin küresel ölçekte hukuki süreçlerini yönetirken ihtiyaç duyduğu proaktif ve yenilikçi danışmanlık hizmetini de mümkün kılacaktır.
Bugün sahip olduğum uluslararası network ve global düzeyde edindiğim tüm tecrübeyi, müvekkillerimizin hukuki güvenliğine, stratejik çıkarlarına ve ticari hedeflerine katkı sağlayacak şekilde değerlendirmekteyiz. Bu yapılanma ile birlikte, hukuki hizmetlerin ötesinde, müvekkillerimizin uluslararası arenadaki hukuki rekabet güçlerini artıran stratejik bir ortak olarak hareket etmekteyiz.
“Amerika’nın En İlham Veren 10 Avukatı” gibi birçok ödüle layık olmanız, uluslararası arenada Türkiye’yi temsil açısından sizin için ne ifade ediyor?
Uluslararası hukuk dünyasında, prestijli ödüller ve seçkin listelerde yer almak yalnızca şahsi bir başarı değil; aynı zamanda ülkesini, mesleğini ve sektörü uluslararası platformda temsil etme sorumluluğudur. Kariyerimin daha başında 2011 yılında Amerika’da “Fark Yaratan Genç” ödülüne layık görülmek, ardından Amerikan Dışişleri Bakanlığı ve Amerikan Hazinesi ile yürüttüğümüz projeler sonrasında “Amerika’nın En İlham Veren 10 Avukatı” arasında yer almak, benim için hem gurur kaynağı hem de vizyonumun doğal bir yansımasıdır.
Kaliforniya Barosu’nda Türk ve Amerikan hukukunu bir araya getiren makaleler kaleme almak, New York Uluslararası Tahkim Merkezi’nde hakem ve taraf vekili olarak görev yapmak ve Türk şirketlerinin Amerikan hukukundaki haklarını koruyup savunmak; benim için yalnızca profesyonel bir temsil değil, aynı zamanda Türkiye’nin küresel hukuktaki varlığını güçlendiren stratejik adımlar oldu.
Bu ödülleri, sadece kişisel bir başarıdan öte, Türk hukukunun ve müvekkillerimizin globaldeki gücünü kanıtlayan bir temsil bayrağı olarak görüyorum. Uluslararası arenada Türkiye’yi, müvekkillerimi ve mesleki etik değerlerimi en üst seviyede temsil etmenin sorumluluğunu ve onurunu her zaman taşıyorum.
Denizcilik ve deniz sigortalarında şirketlere ne tür hizmetler sunuyorsunuz? Sık karşılaşılan hukuki sorunlarda yaklaşımınız nedir?
Denizcilik sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin karşılaştığı hukuki ihtiyaçlar; operasyonel karmaşıklık, çok taraflı sözleşme ilişkileri, uluslararası sorumluluk rejimleri ve teknik risklerle iç içe geçmiş bir yapıdadır. Benim mesleki odağım, bu yapı içerisinde, deniz kazalarından gemi sigortalarına, tersane ve marina kaynaklı hasarlardan liman operasyonlarına kadar tüm zinciri kapsayan stratejik hukuki çözümler geliştirmek üzerine kuruludur.
Yat limanları, tersaneler, liman işletmeleri, acentelik şirketleri ve armatörlük firmaları açısından en sık karşılaşılan başlıklar; P&I kulüp talepleri, tekne ve makine (H&M) sigortası uyuşmazlıkları, yük kayıpları, salvage ve müşterek avarya iddiaları, terminal ve vinç kazaları, bunkering sözleşmeleri ve klas kuruluşlarıyla ilişkili sorumluluk problemleridir.
Bu tür ihtilaflarda en kritik unsur, olay gerçekleştikten sonra müdahale etmekten ziyade, poliçe yapılanma sürecinden başlayarak, risklerin önleyici stratejilerle bertaraf edilmesidir. Özellikle marina ve liman altyapılarında karşılaşılan çevresel sorumluluklar, operasyon kaynaklı zararlara ilişkin tazmin talepleri ve uluslararası liman otoriteleriyle yürütülen kriz süreçleri özel uzmanlık ve çok taraflı diplomasi gerektirir.
Ben, bu tür dosyalarda sadece hukuki yorum sunmakla kalmıyor, müvekkil şirketlerin sektörel operasyonlarının doğasına uygun, hem İngiliz hukuku hem de uluslararası deniz sigortası pratiğiyle uyumlu çözümler geliştiriyorum. Lloyd’s piyasasında yerleşik uygulamalar, BIMCO sözleşme formları, LMAA veya ICC gibi tahkim merkezlerindeki süreçler konusunda tecrübem, müvekkillerimin uluslararası sahnede itibar ve operasyonel bütünlüklerini korumasına katkı sağlamaktadır.
Stratejik danışmanlık anlayışım; sözleşme öncesi yapılandırma, hasar yönetimi, sigorta teminat değerlendirmesi ve gerektiğinde tahkim ya da dava sürecinin etkin biçimde yürütülmesini kapsar. Çok dilli iletişim altyapım ve çoklu yargı sistemlerine hâkimiyetim sayesinde, Türkiye’den Körfez’e, İngiltere’den Amerika’ya kadar birçok coğrafyada, denizcilik sektörü oyuncularına yüksek standartta hukuki hizmet sunmaktayım.
Denizcilik sektöründe karşılaşılan uyuşmazlıkların finansal, operasyonel ve itibar riskleri büyük olduğu için, benimsediğim yaklaşım “sadece çözüm üretmek” değil; süreci baştan doğru yapılandırmak, krizi öngörmek ve stratejik bir güvenlik alanı oluşturmaktır.
Uluslararası bir uyuşmazlık ya da hasar durumunda süreci nasıl yönetiyorsunuz? Kriz yönetimindeki yaklaşımınız nedir?
Uluslararası denizcilik uyuşmazlıklarında, etkinlik yalnızca hukuki bilgiyle değil, hız, erişim ve sahaya hâkimiyetle ölçülür. Bu tür dosyalarda benimsediğim temel yaklaşım; süreci yalnızca geriden takip etmek değil, bizzat yönlendiren, eşzamanlı çok taraflı müzakere yürütebilen bir strateji kurmaktır.
Londra’da bulunan ofisimiz aracılığıyla, özellikle LMAA (Londra Denizcilik Tahkimi) ve İngiltere Yüksek Ticaret Mahkemesi (Commercial Court) nezdinde yürütülen uyuşmazlıklarda doğrudan temsil imkânına sahibiz. Bu yetkinlik, İngiliz hukukunun uygulandığı tahkim ve yargılamalarda müvekkil lehine zaman ve pozisyon avantajı sağlar. Benzer şekilde, New York’ta yakın zamanda faaliyete geçecek olan ofisimizle birlikte New York Uluslararası Tahkim Merkezi (NYIAC) başta olmak üzere Amerikan hukuk sisteminde ortaya çıkan karmaşık ticari ve sigorta ihtilaflarında daha yakın, daha hızlı çözüm üretme kapasitesine ulaşmış olacağız.
Bunlara ek olarak, Avrupa Avukatlar Birliği ve Dünya Hukukçular Birliği nezdindeki hakemlik görevlerim sayesinde, uluslararası tahkim kültürünü hem temsil hem uygulama tarafında deneyimlemiş olmam, müvekkillerin yalnızca avukatlık hizmeti değil, çok katmanlı kriz yönetimi ve yönlendirme desteği almasını mümkün kılıyor.
İstanbul’daki merkez ofisimiz, Avrupa’dan Orta Doğu’ya, Körfez’den Kuzey Amerika’ya kadar süregelen hukuki ilişkilerde bizim sabit koordinasyon noktamız. Çok dilli çalışma yetkinliğimiz ve ekibimizin birden fazla ülkede vatandaşlık ve seyahat serbestisiyle hareket edebilmesi, kriz anlarında bizzat olay yerine müdahale imkânı sağlıyor.
Küresel ölçekte yürütülen bir sigorta ihtilafında ya da liman kaynaklı bir hasar dosyasında, stratejik aksiyonun zamanlaması ve temsil gücü belirleyici olur. Yürüttüğüm dosyaların çoğunda, yerel yetkililer, sigorta kulüpleri, brokerlar ve teknik uzmanlarla eş zamanlı iletişim kurarak süreci merkezî şekilde yönetmek, krizin kontrolünü elde tutmanın en etkili yolu oldu. Bu yaklaşım sayesinde, müvekkillerim yalnızca hukuki sonuç değil, aynı zamanda stratejik itibar ve ticari devamlılık kazanıyor.
Son olarak…
Hukuk, çoğu zaman sadece çözüm değil; zamanlamadır, dili bilmektir, doğru kapıyı doğru yerde açabilmektir. Eğer bu satırlarda bahsi geçen konular bir gün sizin yolunuzla da kesişirse — belki aynı masa etrafında değilse de — aynı hukuki düşünce düzleminde buluşmak ihtimali daima vardır.
Paylaştıklarım mesleki birikimimden küçük bir kesitti. Yolumuzun bir gün aynı dosyada, aynı hedefte ya da aynı istikamette kesişmesi dileğiyle… Rotanız açık, denizleriniz sakin olsun.
Editör: Serhat Mocan
İstanbullu Yaşam Vadileriyle nefes alıyor