DOLAR

32,9949$% -0.11

EURO

35,8195% -0.26

STERLİN

42,5549£% -0.22

GRAM ALTIN

2.528,01%0,83

ONS

2.386,80%0,98

BİST100

10.891,42%0,18

BİTCOİN

2248705฿%0.98301

a
Semih Kavak

Semih Kavak

27 Temmuz 2024 Cumartesi

DİĞER YAZARLARIMIZ

BİM’den Müşterilerine Nişasta Bazlı Çevre Dostu Torba Hediye

BİM’den Müşterilerine Nişasta Bazlı Çevre Dostu Torba Hediye
0

BEĞENDİM

ABONE OL

BİM, “Plastiksiz Temmuz” hareketinden de yola çıkarak mısır nişastasından üretilen biyobozunur torbaları, 29 Temmuz Pazartesi günü Türkiye’deki 11 binin üzerinde mağazasında müşterilerine hediye ediyor. Şirket, böylelikle plastik kullanımını azaltmaya dikkat çekmeyi amaçlıyor. Doğa dostu biyobozunur torbalar, bir yıl içerisinde toprakta çözünebiliyor.

BİM, gezegenimizin sınırlı doğal kaynaklarını korumak ve gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla etki odaklı sürdürülebilirlik çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Bu kapsamda BİM, sıfır atık hedefleri doğrultusunda “Plastiksiz Temmuz” hareketinden de yola çıkarak öncü bir adım atıyor ve mısır nişastasından üretilen çevre dostu torbaları 29 Temmuz Pazartesi günü müşterilerine hediye ediyor. Tamamen biyo bileşenlerden oluşan torbalar geleneksel petrol bazlı plastik poşetlerden farklı olarak; topraktaki bakteriler, mikroorganizmalar, nem, ısı ve ışık etkisi ile biyolojik olarak parçalanabiliyor. Kullanım ömrünün sonunda tüm organik bileşenlerinin karbondioksit ve suya dönüşmesiyle ayrışıyor. Bu sayede, %100 biyobozunur torbalar bir yıl içerisinde hiçbir kalıntı bırakmadan toprağa dönüşüyor.

Son 5 yılda çeşitli verimlilik projeleri sayesinde ürün ambalajlarında plastik ve karton ham madde kullanımında ciddi bir azaltım sağlayan şirket, 2025 yılına kadar 820 ton kağıt ve 750 ton plastik ham madde kullanımını azaltmayı hedefliyor.

BİM CEO’su Haluk Dortluoğlu da yaşanabilir bir çevre ve sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamanın BİM’in kuruluşundan bu yana öncelikleri arasında olduğunu belirtti. Dortluoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“BİM olarak plastik kullanımının azaltımı, atık yönetimi, geri dönüşüme ve döngüsel ekonomiye katkı alanlarında öncü uygulamaları hayata geçiriyoruz. Bu kapsamda tek kullanımlık plastik tüketiminin azaltılması yönünde önemli bir farkındalık adımı atıyoruz ve toprakta çözünen, tamamen biyo bileşenlerden oluşan nişasta bazlı torbaları mağazalarımızda müşterilerimize hediye ediyoruz. Hep birlikte harekete geçtiğimizde ortaya çıkaracağımız etkinin dünyanın geleceğine ve plastik kirliliğine yönelik çözüme katkı sağlayacağına inanıyoruz.”

BİM, güçlü sürdürülebilirlik hedefleriyle ülkemizin ve dünyanın geleceğine katkı sağlıyor

Ambalaj ve atık yönetimini sürdürülebilirlik öncelikleri arasında tutan BİM, geçtiğimiz yıl ambalajlamada kaynak verimliliğini artırmak ve sürdürülebilir ham madde alternatiflerini yaygınlaştırmak için yürüttüğü çalışmalarla 450 ton plastik ve 759 ton kağıt tüketiminin önüne geçti.

BİM, sürdürülebilirlik alanında sera gazı yoğunluğunu 2026 yılı itibarıyla yüzde 20 azaltma taahhüdünün yanı sıra 2025 yılına kadar enerji ihtiyacının %25’ini doğal kaynaklardan sağlamak üzere hayata geçirdiği Güneş Enerjisi Santrali projeleriyle de sektöründe öncülüğünü koruyor.

Devamını Oku

Türkiye’de her yıl 200 bin kişi bulaşıcı sarılığa yakalanıyor!

Türkiye’de her yıl 200 bin kişi bulaşıcı sarılığa yakalanıyor!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’de, üniversite çağına gelmiş gençlerin yüzde 90’ının, farkında olmasalar bile A virüsü hepatitini çocukluk çağında geçirdiklerini dile getiren uzmanlar, nüfusun yüzde 5 ila 7’sinin yani 4 milyona yakın insanın da B virüsünü taşıdığını vurguluyor.

Hepatit B taşıyıcılarının bir kısmında virüs ömür boyu hasar vermeden kalabilirken, Hepatit B geçirenlerin yüzde 1 ila 2’sinde zamanla kronik aktif karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri gelişebildiğini anlatan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Türkiye’de her yıl 200 bin kişinin bulaşıcı sarılığa yakalandığı hesaplanmıştır. Bu olguların yarısına yakın bölümü B virüsü ile oluşmaktadır.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Hepatit Birliği tarafından belirlenen “28 Temmuz Dünya Hepatit Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, Hepatit hastalığı hakkında bilinmesi gereken önemli noktaları anlattı.

Sarılığın farklı nedenleri olabiliyor

Sarılığın, karaciğer tarafından atılan bilirubin maddesinin vücutta birikmesi sonucunda deri ve göz aklarının sararması olduğunu dile getiren Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Sarılığın farklı nedenleri olabilir ve bunlar arasında bazı kan hastalıkları, karaciğeri etkileyen mikroorganizmalar veya doğumsal enzim eksiklikleri yer alabilir. Bilirubin maddesinin vücuttan atılması esnasında karaciğer tarafından suda eriyebilen bir şekle dönüştürülmesi gerekir. Bu dönüşümden önce (bazı kan hastalıklarında olduğu gibi), bu dönüşüm sırasında (karaciğeri etkileyen mikroorganizmalar, ilaçlar veya doğumsal enzim eksikliklerinde olduğu gibi) veya bilirubinin bağırsağa akması sırasında (safra yollarını tıkayan taş, tümör olaylarda olduğu gibi) sarılık ortaya çıkabilir.” dedi.

Sarılık bulaşıcı mı?

Sarılıkların bazı mikroorganizmalarla oluşanlarının bulaşıcı olduğunu kaydeden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Bulaşıcı sarılık veya tıp dilinde viral hepatit adı verilen bulaşıcı sarılıklar, A, B, C, D, E ve G virüsleri ile meydana gelir. Bu hastalık karaciğerin yaygın iltihabi hastalığı olarak tanımlanır. Sarılıkların, sadece bazı mikroorganizmalarla oluşanları bulaşıcıdır. Diğer sarılıklarda kesinlikle bulaştırıcılık yoktur.” diye konuştu.

Hepatit hastalığının belirtileri nelerdir?

Hepatit virüslerinin; bulaşı takiben belirli bir kuluçka dönemi (A virüsü için 15-45 gün,

B ve C virüsü için 30-180 gün) sonrasında hastalık yaptığını anlatan Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Hastaların yarısından fazlasında hastalık sırasında sarılığın ortaya çıkmaması veya silik kalması mümkündür. Bu nedenle pek çok kişi sarılık hastalığı geçirdiğini fark edemez, ancak o sırada tesadüfen bir kan tetkiki yapılırsa anlaşılabilir.” dedi.

B, C ve D virüsleri ile oluşan bulaşıcı sarılıklar kronikleşebiliyor!

Çocuklarda belirtilerin daha hafif ve kısa süreli olduğunu, özellikle küçük yaş gurubundaki çocuklarda hastalığın teşhis edilmeden geçip gidebildiğini de söyleyen Dr. Dilek Leyla Mamçu, şöyle devam etti:

“Hastaların bir kısmında ise; kuluçka süresini takiben, halsizlik, iştahsızlık, mide bulantısı, karnın sağ üst kadranında ağrı, derinin ve gözakının sararması ve idrarın koyulaşması ile başlar. Kısa süren ateş olabilir. Bulaşıcı sarılık genellikle 4-6 haftalık bir hastalıktır, A ve E virüsü ile olanlar sonunda şifa ile biterler ve kronikleşme göstermezler. B, C ve D virüsleri ile oluşan bulaşıcı sarılıklar kronikleşebilir. Bu oran, B virüsü için yüzde 5 -10, C virüsü için yüzde 80 kadardır. D virüsü hepatitinde de kronikleşme oranı yüksektir. Bunun sonucu olarak, Türkiye’de nüfusun yüzde 5-7 kadarı yani 4 milyona yakın insan B virüsünü, farkında olmaksızın taşımaktadır.”

Hastalık nasıl bulaşıyor?

A ve E virüslerinin dışkı ile atıldığını, A virüsü ile oluşan bulaşıcı sarılıkta hastanın dışkısının, sarılığın ortaya çıkışından 2 hafta öncesi ile 1 hafta sonrası çok bulaşıcı olduğunu dile getiren Dr. Dilek Leyla Mamçu, şunları kaydetti:

“Bu virüsler ile oluşan hepatitler esas itibariyle, virüs taşıyan dışkı ile kirlenmiş su ve besin maddelerinin (sebze ve meyveler) ağızdan alınması sureti ile bulaşırlar. Virüsle kirlenmiş yüzeylere temas etmiş ellerin ağıza değdirilmesi de kişisel bulaşmada ve virüsün yayılmasında çok önemlidir. B ve C virüsleri ise genellikle kan yoluyla (kan ve kan ürünlerinin alınması, mikroplu enjektör ve iğnelerin kullanılması, ortak jilet veya diş fırçası kullanımı, akupunktur, diş tedavisi gibi) ve cinsel ilişki suretiyle bulaşırlar. Hastalığın, bu virüsleri taşıyan anneden bebeğe geçişi de mümkündür. Ancak, B virüsü hepatitine yakalanmış hastaların üçte birinde geçiş yolu belirlenememektedir.”

Bulaşıcı sarılık yaygın mı?

Bulaşıcı sarılığın yaygınlığına ilişkin de bilgi veren Dr. Dilek Leyla Mamçu, “A ve B virüsleri ile oluşan bulaşıcı sarılıklar ülkemizde çok yaygındır. Türkiye ‘de, üniversite çağına gelmiş gençlerin yüzde 90’ı, A virüsü hepatitini, farkında olmaksızın çocukluk çağında geçirmiş bulunurlar. A virüsü hepatitinin çoğunlukla çocukluk çağında geçirilmesine karşılık, B virüsü hepatitine yakalanma şansı genç yetişkin ve orta yaş gurubunda en yüksektir. Türkiye’de her yıl 200 bin kişinin bulaşıcı sarılığa yakalandığı hesaplanmıştır. Bu olguların yarısına yakın bölümü B virüsü ile oluşmaktadır.” dedi.

B virüsü ile oluşan bulaşıcı sarılık neden daha tehlikeli?

B virüsünün yaptığı hepatitin hem çok sık ve yaygın olduğunu, hem de hastaların yüzde 5-10 kadarında, hastalığın alevli dönemi geçtikten sonra tam şifa olmaksızın hastalığın sinsi ve kronik biçimde devam ettiğini anlatan Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Hepatit B taşıyıcısı olarak tanımladığımız bu kişilerin bir kısmında hayat boyu, virüs karaciğerde herhangi bir hasar yapmadan kalırken, tüm Hepatit B geçirenlerin yüzde 1-2 ‘sinde zaman içerisinde denge, kişi aleyhine bozularak kronik aktif karaciğer hastalığı, bu hastaların da bir kısmında zamanla siroz ve karaciğer kanseri gelişebilmektedir.” şeklinde önemli bilgiler verdi.

C virüsü ile oluşan bulaşıcı sarılık tehlikeli değil mi?

C virüsü ile oluşan hepatitlerin büyük çoğunluğunun kronikleşerek siroza ve karaciğer kanserine gidiş göstermekle beraber, toplumumuzdaki yaygınlığının çok düşük olduğunu ve bu nedenle C virüsü hepatiti bireysel açıdan tehlikeli bir hastalık olmakla beraber toplumsal açıdan fazla tehlike yaratmadığını kaydeden Dr. Dilek Leyla Mamçu, şu bilgileri de verdi:

“Türkiye’de nüfusun yüzde 0.3 – 1.8’i Hepatit C virüsünü taşımaktadır. C virüsü hepatiti özellikle hemodiyaliz hastaları ve sık sık kan nakli yapılan hastalar için ciddi bir tehlike oluşturabilir. Bulaşıcı sarılık, eğer E virüsü ile oluşmuşsa gebelerde tehlikelidir. Diğer virüslerle oluşan bulaşıcı sarılıkların gebelerde, gebe olmayanlara göre daha ciddi seyrettiği gösterilmemiştir. B ve C virüsü taşıyıcılarının mutlaka hasta olmaları gerekmez. Bu taşıyıcıların büyük çoğunluğu belirti vermez, fakat virüsü çevrelerine yayabilirler. Bazılarında, virüs karaciğeri sessizce hasara uğratır ve siroza giden yolu açar. B ve C virüsü taşıyıp taşımadığını bilmenin tek yolu kan testi yaptırmaktır. Hepatit B ve C test sonuçlarına göre doktorunuz size gerekli açıklamayı yapacaktır.”

Taşıyıcılar kan vermemeli

Hepatit virüsü taşıyıcısının, hasta olmasa bile, kanı ve diğer vücut sıvılarının hastalığı başkalarına bulaştırabileceğini bilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Dilek Leyla Mamçu, bu kişilerin kan vermemesi ve korunmasız olarak bağışık olmayan veya aşılanmamış kişilerle cinsel ilişkiye girmemesi gerektiğini vurguladı.

Dr. Dilek Leyla Mamçu, sağlık personeli, virüsü taşıyan kişilerin aile fertleri, kan transfüzyonu yapılan kişiler, damar yolundan ilaç bağımlıları, diş tedavisi görenler, hemodiyaliz hastaları ve hayat kadınlarının hastalık açısından risk altında olduğunu dile getirdi.

Hepatit B taşıyıcılığı ve Aşı

Hepatit B taşıyıcısı olan kişilerin, düzenli doktor kontrolünde ve başkalarına bulaştırma riskine karşı dikkatli olması gerektiğini kaydeden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Hepatit B’ye karşı etkin bir aşı bulunmakta olup, aşılanma yüksek oranda (yüzde 95) bağışıklık sağlar ve hayat boyu devam eder. Hepatit C ve E virüslerine karşı henüz aşı yoktur.” dedi.

Gebelik ve Hepatit

Bulaşıcı sarılık, özellikle E virüsü ile oluşmuşsa gebelerde tehlikeli olduğuna işaret eden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “B virüsü taşıyıcı anneden doğan bebekler, doğumda immunglobulin ve aşı ile korunmalıdır.” diye konuştu.

Hemodiyaliz hastaları için önlemler

Hemodiyaliz hastalarının taşıyıcı olup olmadıkları test edilmesi gerektiğini de ifade eden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Virüs taşıyan hastaların hemodiyaliz cihazları ayrılmalı ve önceden Hepatit B geçirmemiş olanlar aşılanmalıdır.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Devamını Oku

Kentsel Dönüşüm İstanbul’un Konut Piyasasını Nasıl Etkiliyor?

Kentsel Dönüşüm İstanbul’un Konut Piyasasını Nasıl Etkiliyor?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Analiz kapsamında, İBB’nin “İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi (2019)” raporundan yararlanılarak belirlenen 25 mahalledeki gayrimenkul piyasası değişimleri incelendi. İşte bu mahalleler arasında son 4 yılda en fazla ve en az değer kazanan bölgeler:

Uzmanlara göre, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi’nden geçen kısmının kırılması halinde 7,5 büyüklüğünde bir deprem bekleniyor. Bu olası depremin en fazla etkileyeceği şehirler arasında İstanbul ilk sırada yer alıyor. İstanbul’daki konut stoğunun güçlendirilmesi ve kentsel dönüşüm, yerel yönetimlerin ve inşaat sektörünün en önemli gündem maddelerinden. Peki, kentsel dönüşümün gündemde olduğu İstanbul’un çeşitli mahallelerinde gayrimenkul değerleri nasıl bir seyir izliyor?

Gayrimenkul veri analizinde en gelişmiş olanakları sunan Endeksa, detaylı araştırmasıyla bu soruya ışık tutuyor. Araştırma kapsamında, İBB’nin 2019’da yayımladığı İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi’nden yararlanılarak İstanbul’un en eski ve en riskli 25 mahallesi belirlendi ve bu mahallelerdeki gayrimenkul değer değişimleri incelendi. Yapılan gayrimenkul değer araştırmasının sonuçları şu şekilde:

Riskli Mahallelerde Satılık Konut Değeri 4 Yılda En Fazla Değer Kazananlar

Pendik/Ertuğrulgazi Mahallesi: 1980’li yıllardan itibaren gecekondu yapımının yoğun olduğu Ertuğrulgazi mahallesi, Eylül 2022’de kentsel dönüşüm kapsamına alınmıştı. Aydos Ormanına ve Sabiha Gökçen Havalimanına da yakın konumuyla dikkat çeken Ertuğrulgazi Mahallesi, %1283’lik artışla, 4 yılda ortalama satılık konut değeri nominal olarak en fazla artan kentsel dönüşüm bölgesi. Satılık birim metrekare fiyatı 30 bin 851 TL/m2 olan mahallede, 2 yıllık satılık değer değişimi %148; yıllık satılık değer değişimi ise %31. 4 yıllık reel değer değişimi %178 olan Ertuğrulgazi’de satılık konut değerleri son bir yılda reel olarak %24 azalmış görünüyor.

Maltepe/Esenkent Mahallesi: Kentsel dönüşüm süreci toplu konut yapımlarıyla son yıllarda hızlanan Maltepe’nin Esenkent Mahallesi, yüksek riskli bölgeler arasında 4 yılda satılık konut değeri nominal olarak en fazla artan ikinci bölge. Esenkent’te ortalama satılık konut değerleri 4 yılda %1010 artış gösterdi. Satılık birim metrekare fiyatı 46 bin 872 TL/m2 olan mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %146, yıllık satılık değer değişimi ise %16. Mahallenin 4 yıllık reel değer değişimi ise %123. Esenkent’in satılık konut piyasasındaki reel değişim, son bir yılda İstanbul’un diğer mahallelerinde olduğu gibi düşüşte. Satılık konut fiyatları son bir yılda reel olarak %33 düşüş gösterdi.

Üsküdar/Yavuztürk Mahallesi: İstanbul’da 30 yıl üstü konut stoğu bakımından ikinci ilçe olan Üsküdar’ın Yavuztürk Mahallesi, deprem olması halinde en fazla kaybın yaşanacağı ikinci mahalle olarak öne çıkıyor. Yavuztürk, aynı zamanda Endeksa’nın mercek altına aldığı mahalleler arasında satılık konutlarda 4 yılda en fazla nominal artış yaşanan üçüncü bölge. Bu süre zarfında satılık konut fiyatları %1003 artan Yavuztürk mahallesinde, satılık birim metrekare fiyatı 43 bin 842 TL/m2. Mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %265; yıllık satılık değer değişimi ise %56. Dört yıllık reel değer değişimi %122 olarak kaydedilen Yavuztürk’teki satılık gayrimenkul fiyatları son bir yılda reel olarak %10 düşmüş durumda.

Riskli Mahallelerde Satılık Konut Değeri 4 Yılda En Az Değer Kazananlar

Maltepe/Gülensu Mahallesi: Adalar manzarası olan tepelerdeki konumu nedeniyle “İstanbul’un balkonu” olarak da nitelendirilen Maltepe/Gülensu Mahallesinde kentsel dönüşüm, uzun yıllardır süren tartışmaların konusu. Gülensu, Endeksa’nın incelediği mahalleler arasında 4 yıl içerisinde satılık değeri en az artan bölge oldu. 4 yıllık satılık değer değişimi %394 olarak belirlenen Gülensu Mahallesinde satılık birim metrekare fiyatı 30 bin 782 TL/m2. Yıllık satılık değer değişimi %38, 2 yıllık satılık değer değişimi ise %127. Gülensu aynı zamanda bu bölgeler arasında 4 yılda değeri reel olarak düşen tek bölge. Mahalledeki satılık konut fiyat ortalaması, 4 yılda reelde %1 düşüş gösterdi.

Beşiktaş/Ortaköy Mahallesi: Özellikle en ünlü caddesi olan Dereboyu’nun akarsu yatağına kurulu olması nedeniyle sadece deprem değil aynı zamanda heyelan tehlikesi de bulunan Ortaköy’de bina yaşları oldukça eski. Ancak Ortaköy, kentsel dönüşüm ve güçlendirme süreçlerinin yavaş ilerlediği İstanbul mahallelerinden. Bu durum, konut fiyatlarındaki değer artış oranlarına da yansıyor. Ortaköy’deki satılık konutların 4 yıllık artış oranı, %531 seviyesinde. Satılık birim metrekare fiyatı 120 bin 298 TL/m2 olan mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %93, yıllık satılık değer değişimi ise %39. 4 yılda satılık konut piyasası reel olarak %27 artan mahallede fiyatlar son bir yılda reel olarak %20 azaldı.

Beyoğlu/İstiklal: İstanbul’un çekim merkezi Beyoğlu/İstiklal Mahallesindeki kentsel dönüşüm çalışmaları 10 yılı aşkın süredir devam ediyor. İstiklal Mahallesinde satılık konut fiyatları 4 yılda 5 kat artış gösterdi. Satılık birim metrekare fiyatı 119 bin 620 TL/m2’ye ulaştı. Mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %122; yıllık satılık değer değişimi ise %32 seviyesinde. İstiklal’de 4 yıllık reel değer değişimi %30 olarak kaydedilirken, satılık konut fiyatları son bir yıldır reel olarak %24 düşüş gösterdi.

Fatih/Kocamustafapaşa: İstanbul’un en eski ilçelerinden Fatih, konut stoğu en yaşlı ilçe olması sebebiyle deprem açısından en yüksek riskli bölgelerden biri. Tarihi değeri nedeniyle kentsel dönüşüm süreci tartışmalara gebe olan Kocamustafapaşa Mahallesi, deprem olması durumunda Fatih’te en fazla kaybın yaşanacağı bölge olarak öne çıkıyor. Kocamustafapaşa’da satılık konut fiyatları 4 yılda 6 kat arttı. Satılık birim metrekare fiyatı 28 bin 963 TL/m2 olan mahallede 2 yıllık satılık değer değişimi %161; yıllık satılık değer değişimi ise %25 seviyelerinde. 4 yıllık reel değer değişimin %44 olduğu mahallede satılık konut fiyatları son bir yılda %28 düşüş gösterdi.

Kentsel Dönüşümün Gündemde Olduğu Mahallerde En Fazla Kira Artışı Fikirtepe’de

Kadıköy/ Fikirtepe: Sancılı kentsel dönüşüm sürecinin ardından kamusal alan yetersizliği nedeniyle eleştirilere konu olan Fikirtepe, Endeksa’nın belirlediği mahalleler arasında 4 yılda en fazla kira artışı yaşanan bölge. Fikirtepe’de 4 yıllık kiralık değer artışı %1330, reel kiralık değer artışı ise %188. Bu mahallede kiralık birim metrekare fiyatı 386 TL/m2 oldu.

Kartal/Hürriyet: Hürriyet Mahallesinde 4 yıllık nominal kiralık değer artışı %1300, reel kiralık değer artışı %182 olarak kaydedildi. Kiralık birim metrekare fiyatı 196 TL/m2 olarak ölçüldü.

Kartal/Orhantepe: Kartal’ın Orhantepe Mahallesi’nde 4 yıllık nominal kiralık değer artışı %1269, reel kiralık değer artışı ise %176. Mahallede kiralık birim metrekare fiyatı 219 TL/m2 olarak ölçüldü.

Kentsel Dönüşümün Gündemde Olduğu Mahallerde En Az Kira Artışı Ertuğrulgazi’de

Pendik/Ertuğrulgazi: Ertuğrulgazi Mahallesinde kiralar 4 yılda %55 nominal artış gösterdi. Bu veri enflasyondan arındırıldığında, reel kira fiyatlarının 4 yılda %69 düştüğü görülüyor. Ertuğrulgazi’de kiralık birim metrekare fiyatı 87 TL/m2.

Maltepe/Gülensu: Gülensu Mahallesinde 4 yıllık nominal kiralık değer artışı %83 seviyesinde. Enflasyona göre ayarlandığında, kiralık konut fiyatlarının reel olarak %63 düştüğü belirlendi. Gülensu’da kiralık konut birim metrekare fiyatı 126 TL/m2 oldu.

Beşiktaş Ortaköy: Ortaköy Mahallesinde 4 yıllık nominal kiralık değer artışı %572 olurken, bu süreçte kiralık konut fiyatlarının değeri reel olarak %35 arttı. Bu mahallede kiralık birim metrekare fiyatı ise 356 TL/m2 seviyesinde görüldü.

Devamını Oku

Hyundai’nin Robotları da Ödülleri Toplamaya Başladı

Hyundai’nin Robotları da Ödülleri Toplamaya Başladı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hyundai Motor Grubu’nun Robotik Laboratuvarı, 2024 Red Dot Tasarım Ödülleri’nde iki kez “Best of Best” yani en iyinin en iyisi ödülünü kazandı. Buna ek olarak, farklı bir kategoride de ödül kazanan robotlar böylelikle markanın yapay zeka ve robotik teknolojisindeki ileri seviye başarısını kanıtlamış oldu.

Grubun yenilikçi “Güvenlik Denetleme Robotu”, “En İyinin En İyisi” ödülüne layık görülen ilk robot. Singapur’daki Hyundai Motor Grubu İnovasyon Merkezi (HMGICS) tarafından geliştirilen bu robot, akıllı kentsel mobilite merkezindeki makineleri denetlemek ve anormallikleri belirlemek için yapay zekayı kullanıyor. Robotun tasarımı, sensör kör noktalarını önlemek için şekillendirilmiş bir kapağa sahip. İş yerlerindeki prosesleri algılama ve takip etme özelliği bulunan robot, böylece artan üretkenlikle beraber üretimde sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyor.

Robot, görüş alanını en üst düzeye çıkarmak ve tespit yeteneklerini geliştirmek için teleskopik bir kamera kullanıyor. Ayrıca, dört adet modülle donatılan robot, üretim merkezlerindeki olası engellerin etrafından rahatlıkla dolaşabiliyor. Robot, yapay zeka sayesinde detaylı bir inceleme yaparak insan hatasından kaynaklanan yanlış okumaları düzeltebiliyor. Ayrıca, üretim hatlarındaki gözden kaçan hataları veya kusurları anında bildirerek kaliteye de katkıda bulunuyor.

Kompakt ve minimalist bir mobilite platformu olan MobED Delivery robotu da aynı ödüle layık görüldü. En İyinin En İyisi seçilen MobED Delivery’nin sürüş ve kaldırma modülü, direksiyonu ve frenlemeyi tek bir eksantrik tekerlek mekanizmasında birleştiriyor. Bu tasarım, MobED Delivery’nin gövde eğimini ve yüksekliğini dinamik olarak ayarlayarak sorunsuz hareket etmesini ve üretim hattından ürünlerin güvenli bir şekilde teslim edilmesini sağlıyor.

Hyundai’nin DAL-e Teslimat robotu da Red Dot kazananı olarak öne çıkmayı başardı. Bu robot ise yiyecek, içecek ve paket teslimat robotu olarak görev alıyor. Özel bir modül sayesinde ofisler veya alışveriş merkezleri gibi alanlarda rahatlıkla teslimat yapabiliyor.

Devamını Oku

MESS Yönetim Kurulu Başkanı, sanayinin ve ekonominin geleceğini değerlendirdi

MESS Yönetim Kurulu Başkanı, sanayinin ve ekonominin geleceğini değerlendirdi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Yeni Nesil Sendikacılık” anlayışı ve “Ben değil Biz” yaklaşımıyla çalışan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), ‘Bugünü Yönet, Geleceği Hayal Et’ etkinliğinde üyeleri ve iş dünyası ile bir araya geldi. Etkinlikte, sanayinin bugünü ve geleceği değerlendirildi. Buluşmada, zorlu dönemlerden hep birlikte el ele verilerek çıkmanın mümkün olduğunu vurgulayan MESS Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, ülkemizin küresel değer zincirinde ileriye taşınması, gençlere istihdam sağlanması, ortak refahın ve sürdürülebilir finansal istikrarın temin edilmesinin önemine değindi.

MESS Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ev sahipliğindeki buluşmaya, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mehmet Fatih Kacır ile MESS üyesi şirketlerin Yönetim Kurulu Başkanları, Genel Müdürleri, Üst Düzey Yöneticileri ve iş dünyasının önde gelen temsilcilerinden oluşan 500’ün üzerinde seçkin davetli katıldı. Etkinlikte, ekonomiye ve teknoloji dünyasına yön veren liderlerle paneller gerçekleştirildi.

Etkinlikte yaptığı konuşmasında, MESS Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol “Sanayicimizin yaşadığı zorlukların farkındayız ve bunları her fırsatta dile getiriyoruz. Bir yandan, uygulanan bir Ekonomik Program var, bunun da meyvelerinin alındığını görüyoruz. Program tamamlandığında tüm taşların yerine oturacağını biliyor ve geleceğe umutla bakıyoruz” dedi.

Özgür Burak Akkol konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkemizin küresel değer zincirinde ilerlemesi, gençlere istihdam yaratılması, ortak refahın artması ve sürdürülebilir finansal istikrarın temin edilmesi hepimizin ortak amacı. Bu amaç doğrultusunda MESS olarak, yeni nesil sendikacılık anlayışını benimsiyoruz. Bu anlayış ile de birçok önemli projeyi hayata geçiyoruz. Bir sendika tarafından dünyada ilk kez kurulan Ortak Satınalma Platformunu, Çalışan Avantaj Programını ve ülkemizin alanındaki en kapsamı burs programını üyelerimizle birlikte hayata geçirdik. Sanayimizin yeşil ve dijital dönüşüm (ikiz dönüşüm) süreçlerine rehberlik etmek üzere 2020’de kurduğumuz ve Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri Ağı’na seçilen MEXT Teknoloji Merkezimiz ile Microsoft, Amazon gibi partnerler ile 15 sektörde 500 firmaya hizmet ediyoruz”

Buluşmada konuşan T. C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mehmet Fatih Kacır ise “65 yıllık serüveniyle, ülkemiz çalışma hayatı içinde önemli bir yere sahip Türkiye’nin ilk ve en büyük işveren sendikası MESS’in bu etkinliğinin ülkemizde ARGE, sürdürülebilirlik, dijital ve yeşil dönüşüm alanında güçlü bir sinerji yaratmasını temenni ediyorum. İmalat sanayimizin yapay zeka teknolojileri odağında dijital dönüşüm süreçlerine entegrasyonunda önemli rol üstlenecek ve çok rekabetçi bir seçim sürecinde başarılı olarak Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri Ağı’na dahil olmaya hak kazanan, AI Türkiye Konsorsiyumu’na liderlik ettiği için MESS’i, kıymetli başkanı ve yönetimi nezdinde tebrik ediyorum. MESS’in Teknoloji Merkezi MEXT’in açılışı geçtiğimiz yıllarda Sayın Cumhurbaşkanımızın iştirakleriyle gerçekleşmişti. Bu, devletimizin en üst düzeyde bu alana yönelik desteğinin en somut örneğidir. MEXT’in ülkemiz ve dünyada sektöre sağladığı dijital dönüşüm desteğini, yeni çözüm önerilerini ve kurduğu iş ortaklıklarını çok kıymetli buluyoruz. Bizler, yatırımcılarımızla kamu arasındaki engelleri kaldırırken her zeminde ve zamanda istişare içinde olarak güçlü bir diyalog ortamını benimsiyoruz. Teşvik, destek, somut adımlarla birlikte yeni yatırımcıların önünü açmaya devam edeceğiz” dedi.

İş Dünyasına Yön Veren Liderler Panellerde Buluştu: Ali Y. Koç, Ali Sabancı, Ali Kibar Bir Araya Geldi

Buluşma kapsamında düzenlenen panellerde bu günkü zorlu dönemi yönetmek için neler yapılması gerektiğine dair somut aksiyonlar, geleceğe yönelik tavsiyeler işlendi.

“İş Dünyasında Realist Yaklaşımlar” panelinde; Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sn. Ali Koç, Esas Holding ve Pegasus Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Ali Sabancı, Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Ali Kibar yer aldı. Panelde bir araya gelen duayen isimler, ülkemizin potansiyeline olan inançlarının altını çizerek geleceğe yönelik somut adımları, odaklanılması gereken konuları ve fırsatları değerlendirdi.

“Bugünün Değişimi, Geleceğin Dönüşümü” panelinde ise Vodafone CEO’su Sn. Engin Aksoy, Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgen, SAP Yönetici Direktörü Sn. Uğur Candan, IBM Türkiye Genel Müdürü ve Teknoloji Lideri Sn. Işıl Kılınç Gürtuna konuşmacı olarak yer aldı. Teknoloji ve sürdürülebilirlik ilişkisinin ele alındığı panelde iş dünyasında geleceğe yönelik teknolojiler ve sürdürülebilirlik başlıklarında somut örnekler paylaşıldı.

“Dün, Bugün, Yarın: Ekonominin Rotası” başlıklı panelde Koç Holding Ekonomik Araştırmalar Koordinatörü Sn. Ahmet Çimenoğlu, Borusan Holding CFO’su Sn. Barış Kökoğlu, Eczacıbaşı Holding Ekonomik Araştırmalar Müdürü Sn. Eralp Denktaş, Yıldız Holding CFO’su Sn. Fahrettin Ertik, Sabancı Holding Muhasebe, Mali İşler ve Yatırımcı İlişkileri Bölüm Başkanı Sn. Şerafettin Karakış konuşmacı olarak yer aldı. Panelde küresel ekonomi ve ülkemiz ekonomisinin güncel durumu ve geleceğe yönelik beklentileri paylaşıldı.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.