40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
3.334,69%0,33
10.219,40%-0,06
4782522฿%1.63607
30 Temmuz 2025 Çarşamba
İş birliği aynı zamanda, Futbol A Takımı’nın Avrupa maçlarında forma göğüs sponsorluğunu da kapsıyor.
Sponsorluk anlaşmasının imza töreni, 30 Temmuz’da Chobani Kurucusu ve CEO’su Hamdi Ulukaya ile Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Y. Koç’un katılımıyla Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde gerçekleştirildi.
ABD’nin son 10 yılda en hızlı büyüyen gıda şirketlerin biri olan Chobani, Türkiye’nin en köklü spor kulüplerinden Fenerbahçe ile stadyum isim sponsorluğu ve Futbol A Takımı’nın Avrupa maçlarını kapsayan forma göğüs sponsorluğu için kapsamlı bir anlaşma imzaladı.
30 Temmuz 2025 tarihinde Chobani Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde gerçekleştirilen Chobani Kurucusu ve CEO’su Hamdi Ulukaya, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Y. Koç ile Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan’ın konuşmacı olarak yer aldığı imza töreninde Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Chobani üst düzey yöneticileri Mehmet Lütfi Kırdar (Shepherd Futures, Başkan), Tarkan Gürkan (Chobani CFO’su), Hatime Ulukaya (Chobani İletişim Direktörü) ve Kulübümüzün profesyonelleri de hazır bulundu.
Törende Ali Y. Koç, Hamdi Ulukaya’ya Türkiye’nin ünlü ressamı ve Devlet Sanatçısı Devrim Erbil’in Fenerbahçe için yarattığı koleksiyondan bir parça ile imzalı yeni sezon formalarını hediye etti.
Anlaşma kapsamında 2025-2026 sezonundan itibaren stadın yeni ismi “Chobani Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi” olurken; sponsorluk, Fenerbahçe’nin uzun soluklu ve yüksek bütçeli iş birliklerinden biri olarak tarihe geçti.
Anlaşma, stadyum isim hakkı için 5+5 yıl; forma göğüs sponsorluğu için ise 2+3 sezon şeklinde yapılandırıldı.
“Bu birliktelik sadece bir sponsorluk değil, köklerimize olan vefamızın göstergesi”
Törende konuşan Chobani Kurucusu ve CEO’su Hamdi Ulukaya, duygularını şöyle ifade etti: “Fenerbahçe, çocukluk hayallerimin kulübü ve kalbimde her zaman çok özel bir yere sahip. Chobani olarak, Fenerbahçe ile böylesine anlamlı ve uzun soluklu bir iş birliğine imza atmaktan büyük gurur duyuyorum. Bu birliktelik, sadece bir sponsorluk değil; köklerimize, değerlerimize ve ülkemize olan vefamızın bir göstergesi. Kendimi ait hissettiğim topraklara olan bağlılığımın bir ifadesi. Türkiye’den çıkmış bir hikâyenin, ülkenin en köklü kulübüyle buluşması. Bu iş birliğiyle Dünyanın En Büyük Spor Kulübü sıfatını gururla taşıyan Fenerbahçe’nin uluslararası arenadaki başarısına katkı sağlamayı, gençlerimize yeni fırsatlar sunmayı ve toplumsal projelere destek olmayı hedefliyoruz.”
“İki dünya markası, sadece bugünü değil geleceği inşa etmek için el sıkışıyor”
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Y. Koç ise şunları söyledi: “Fenerbahçe ile Chobani, yani iki dünya markası, sadece bugünü değil geleceği inşa etmek için el sıkışıyor. Chobani markasıyla ve onun değerli kurucusu, Sayın Hamdi Ulukaya ile başlattığımız bu yolculuk; sadece bir sponsorluk değil, bir hayal ve bir vizyon ortaklığıdır. Ve bu noktada; sayın Hamdi Ulukaya’ya özel bir teşekkür borçluyuz: Fenerbahçe’ye olan aidiyeti, bu topraklara olan inancı ve vizyoner bakışı, anlaşmanın ardındaki itici güçlerden biridir. Kendisine sadece bir iş ortağı olarak değil, bir Fenerbahçeli, bir yol arkadaşı, bir omuzdaş olarak şahsım ve camiamız adına teşekkür ediyorum. Çünkü bu anlaşma sadece bir ticaret anlaşması değil, bir hayale verilen sözdür.”
Fenerbahçe ve Chobani arasında imzalanan bu stratejik iş birliğinin, Türk sporuna ve gençliğe değerli katkılar sağlaması bekleniyor. Chobani, bu sponsorlukla Fenerbahçe’nin uzun yıllardır yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerine ve gençlerin gelişimine de destek vermeyi amaçlıyor.
Hamdi Ulukaya tarafından 2005 yılında ABD’de kurulan Chobani, yüksek kaliteli ve besleyici gıdaları daha fazla insana ulaştırma misyonuyla faaliyet gösteriyor. ABD’nin bir numaralı yoğurt markası olan Chobani, 2023’te bünyesine kattığı La Colombe markası ile kahve alanında da faaliyet gösteriyor. Chobani’nin ürünleri ABD ve Avustralya başta olmak üzere birçok ülkede satışa sunuluyor.
Hamdi Ulukaya liderliğindeki Chobani, sadece ticari başarısıyla değil, sürdürülebilir iş modeli, çalışan odaklı yaklaşımı ve çocuk açlığının sona erdirilmesi, göçmenler ve dezavantajlı grupların desteklenmesi ve çevrenin korunması gibi alanlarda önemli toplumsal sorumluluk projeleriyle de dünyaya örnek teşkil ediyor.
Editör: Kadir Ali Boz
Atama, Yönetim Kurulu Başkanı Jean-Dominique Senard’ın başkanlığında toplanan Renault Group Yönetim Kurulu tarafından, Kurumsal Yönetim Komitesi tavsiyesi ile gerçekleşti. Yönetim Kurulu ayrıca François Provost’yu Renault S.A. ve Renault s.a.s. Yönetim Kurulu Üyesi olarak da atadı.
Daha önce Satın Alma, Ortaklıklar ve Kamu İlişkilerinden Sorumlu Başkan olarak görev yapan François Provost, Group bünyesinde 23 yıllık deneyimiyle tecrübeli bir yönetici olarak öne çıkıyor. François Provost’un operasyonel ve stratejik görevlerde edindiği uluslararası deneyim, sektörün karşı karşıya olduğu zorluklara dair bilgi birikimi ve stratejik vizyonu, Renault Group’un gelişimini hızlandırabilecek nitelikler arasında gösteriliyor. Önümüzdeki dönemde François Provost, Renault Group’un uluslararası alandaki büyümesini ve stratejik iş ortaklıklarının sürekliliğini destekleyerek, Group’un çevik yapısını daha da pekiştirecek adımlar atacak ve bunu Renault Group’un temel değerleriyle tam uyum içinde hayata geçirecek.
“François Provost’un kararlılığı ve sorumluluk duygusu ilerlememizde avantaj sağlayacak”
Yönetim Kurulu toplantısının ardından açıklamada bulunan Yönetim Kurulu Başkanı Jean-Dominique Senard şu ifadeleri kullandı: “François Provost’un hem uygulama disiplinini hem de stratejik vizyonu ve yenilikçilik yetkinliğini gerektiren bu ortamda Group’u sağduyu ve kararlılıkla yöneteceğine inancım tam. Hızla değişen bu sektörde, onun kararlılığı ve sorumluluk duygusu, ekipleri yönlendirmede ve ilerlememizi sürdürmede önemli bir avantaj sağlayacak. Renault Group’ta duraklamaya yer yok. François Provost’un uzmanlığı ve şirket bilgisi sayesinde, mevcut stratejik planımızı tamamlayacak, bir sonraki planın koşullarını netleştirecek ve başarıyla hayata geçireceğiz. Kendisiyle çalışmayı dört gözle bekliyorum. Ayrıca geçici CEO olarak görev yapan Duncan Minto’ya da içten teşekkürlerimi sunuyorum.”
“Tüm enerjimi ve tutkumu, Renault Group’un gelişimine adamaya kararlıyım”
Atama sonrası açıklama yapan François Provost ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu görevi üstlenmekten büyük bir gurur ve minnettarlık duyuyorum. Başkanımız Jean-Dominique Senard’a ve Yönetim Kuruluna bana duydukları güvenden ötürü içtenlikle teşekkür ediyorum. Bu 23 yıl boyunca bana destek olan tüm ekip arkadaşlarıma da özel bir teşekkürüm var. Tüm enerjimi ve tutkumu, 100.000 çalışanımız, bayi ağımız, tedarikçilerimiz ve iş ortaklarımızla birlikte Group’umuzun gelişimine adamaya kararlıyım. Renault Group, Fransa sanayisinin 127 yıllık amiral gemilerinden biri olarak güçlü temellere sahip: kendini adamış ekipler, olağanüstü bir ürün yelpazesi, güçlü markalar ve yenilikçi bir organizasyon modeli. Sektörümüz için giderek daha fazla talepkâr hale gelen bu ortamda dönüşümümüzü hızlandırırken tüm bu unsurlar en önemli güvencelerimiz olacak. Bu yolculukta bağlılığım ve kararlılığımla grubumuzun geleceğini birlikte yazacağımıza emin olabilirsiniz.”
Renault Group, 2025 yılı ilk yarı finansal sonuçlarını 31 Temmuz Perşembe günü açıklayacak.
Editör: Serhat Mocan
AKO AKÜ Genel Müdürü Hüseyin Koca, elektronik aksamda gözlemlenen zayıflamaya, marşa basıldığında zorlanmaya ve göstergedeki akü işaretlerine özellikle dikkat edilmesi konusunda sürücüleri uyarıyor.
Yaz tatillerinin başlamasıyla birlikte tatil rotalarına doğru hareketlilik artıyor. Ancak uzun yolculukların keyfini kaçıran en sık yaşanan sorunlardan biri, yolda aniden arızalanan aküler ve bunun sonucu yolda kalan araçlar oluyor. Yüksek sıcaklık, yoğun trafik ve araç içi elektronik donanımların sürekli kullanımı, özellikle eski ya da yıpranmış akülerde arızalara neden olabiliyor. AKO AKÜ Genel Müdürü Hüseyin Koca seyahat planlarının aksamaması ve sürüş güvenliğinin tehlikeye girmemesi için özellikle yaz sıcaklarında sürücülerin yola çıkmadan akülerini kontrol ettirmelerini hatırlatıyor ve akünün görevini yerine getirmekte zorlandığını gösteren işaretlere karşı dikkatli olunması gerektiğinin altını çiziyor.
Marşta gecikme, ışıkların zayıflaması ve elektronik arızalar birer sinyal olabilir
Araç kullanıcılarının en sık gözlemleyebileceği uyarılardan biri, marşa basıldığında motorun geç çalışmasıdır. Bu durum, akünün zayıflamaya başladığını gösteren önemli bir işarettir. Ayrıca farların normalden daha sönük yanması, multimedya sistemlerinin geç açılması, araçta varsa start-stop sisteminin devre dışı kalması veya klimada performans düşüklüğü gibi belirtiler de akünün yeterli enerji sağlayamadığını ortaya koyar.
“Aküden gelen sinyaller dikkate alınmalı”
Akü değişim zamanlarını takip etmenin önemine vurgu yapan AKO AKÜ Genel Müdürü Hüseyin Koca, “Araç akülerinin kullanım ömrü ortalama 3 ile 5 yıl arasında değişiyor. Ancak kullanım şekli, akünün maruz kaldığı titreşim, iklim koşulları ve araç üzerindeki elektronik yük gibi etkenler bu süreyi kısaltabiliyor. Eğer araç sık sık marş basmakta zorlanıyor, gösterge panelinde akü uyarısı yanıyorsa ya da akü başlarında oksitlenme gözlemleniyorsa, bu akünün değiştirilme zamanının geldiğini gösteriyor olabilir” açıklamasında bulundu.
“Matrix press teknolojili aküler uzun ömür sunuyor”
Yüksek performanslı ve dayanıklı akülerin önemine dikkat çeken Koca, “Korozyona karşı dayanıklı matrix press (punch) teknolojisi ile ürettiğimiz aküler, sıcaklık değişimlerine ve derin deşarja karşı üstün direnç gösteriyor. Bu sayede akünün ömrü uzarken, ani güç kayıplarının da önüne geçiliyor. Ayrıca araçlarda sıklıkla yaşanan dur-kalk trafikte dahi istikrarlı performans sunarak sürüş güvenliğine katkı sağlıyor” dedi.
“Yolda kalmamak için düzenli kontrol şart”
Tatil sezonunun başlamasıyla birlikte sürücülerin yola çıkmadan önce akü kontrollerini ihmal etmemeleri gerektiğini belirten Koca, “Araç sahipleri akülerini düzenli olarak kontrol ettirmeli, kutup başlarında paslanma veya gevşeme olup olmadığını kontrol etmelidir. Ayrıca, uzun süredir kullanılmayan araçların aküleri mutlaka test edilmelidir. Bu basit önlemler, olası arızaların ve yolculuk sırasında yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçer” şeklinde konuştu.
Editör: Serhat Mocan
2026–2029 döneminde geçerli olacak emlak rayiç bedellerinin 10 ila 15 kat arasında artırılması, gayrimenkul piyasasında dengeleri değiştirecek gibi görünüyor. Parcel Estates CEO’su Özden Çimen, alınan bu kararın hem konut ve kira fiyatlarını yükselteceğini hem de yatırımcı motivasyonunu zayıflatacağını belirtiyor. Çimen, “Bu artışlar, uzun bir süredir denge arayışında olan piyasada yeniden frene basmak anlamına geliyor,” diyerek sektöre uyarıda bulunuyor.
Yatırımcılar için her maliyetin önemli olduğunu vurgulayan Özden Çimen, “Bir gayrimenkul alıcısı için satın aldığı mülkün satış fiyatının yanı sıra vergiler ve harçlar gibi diğer unsurlar da toplam maliyete dahil olmaktadır. Yeni emlak rayiç değerlerinin 10-15 kata kadar arttırılmış olması toplam maliyeti önemli ölçüde artıracaktır. Reel anlamda halen kazançlı düzeye tam gelememiş, ancak faiz indirimleriyle dengelenme emareleri gösteren gayrimenkul piyasası için bu maliyet artışları hem konut fiyatlarını istemsizce artıracak hem de kira fiyatlarını yukarı çekecektir. Bu durum, piyasadaki toparlanmayı geciktirebilir” dedi.
Satışlarda Makas Açılıyor
Çimen, resmi rayiç bedel ile fiili satış fiyatı arasındaki makasın daha da açılacağının altını çiziyor: “Ülkemizde fiili olarak resmi rayiç bedelleri ile satış bedelleri arasında bir makastan söz edilir. Bunun asli nedeni, hâlihazırda %4 düzeyinde uygulanan tapu harcı ve her yıl ödenen emlak vergisidir. Alıcı ve satıcı arasında anlaşılan satış bedelinin resmi işlemlerde beyan edilmesi durumunda ortaya çıkan ağır vergi yükü gayrimenkul piyasasının dengesini sarsmaktadır. Bu nedenle öteden beri sektör temsilcileri bu vergi oranlarının düşürülmesi yönünde çağrılar yapmaktadır.”
Tapu Harcı ve Vergilerdeki Yük Talebi Düşürecek
Yeni rayiç bedellerin tapu harcı ve emlak vergisine etkisi konusunda ise Özden Çimen şöyle diyor: “Emlak vergisi ve tapu harçları gayrimenkul alımlarında toplam maliyete ciddi derecede etki etmektedir. Aynı nedenle piyasada rayiç bedelleri ve satış bedelleri arasında bir makasın açılmasına neden olmaktadır. Biz yıl sonuna kadar satış işlemlerinde artış bekliyorduk ancak bu düzenlemelerin gelecek yıl işlem adedine olumsuz yansıyacağını düşünüyoruz. Nasıl ki inşaat maliyetlerindeki artış arzı olumsuz etkilediyse, bu gelişmeler de konut talebini olumsuz etkileyecek. Alıcılar en iyi ihtimalle standartlarını düşürmek zorunda kalacaktır.”
Yabancı ve Yerli Yatırımcı İçin Yeni Riskler
Çimen, bu artışın yatırımcı psikolojisi üzerinde de olumsuz etkileri olacağını belirterek şunları söyledi: “Son rayiç değer artışı kararlarında önceki dönem 4-5 kata kadar artışlar yapılmıştı. Ancak bu kez 10-15 katlık artışlar, alıcı motivasyonunu ciddi şekilde azaltacaktır. Mevduat hesaplarından çıkacak sermayenin gayrimenkule kayacağı konuşulurken bu düzenleme, o beklentiyi boşa çıkarabilir. Bunun yerine yatırımcılar, Dubai gibi vergi avantajı olan yurtdışı destinasyonlara yönelecektir.”
Anadolu’da Daha Ilımlı Artışlar: Yeni Bir Yönelim mi?
İstanbul’da bazı bölgelerde %1000’e varan artışlar görülürken, Anadolu’daki artışların daha sınırlı kaldığını belirten Çimen, bu farkların nedenlerine de açıklık getiriyor:
“Takdir komisyonları sokak sokak dolaşarak çalışıyor. Bu nedenle her bölgede artış oranları farklılaşabiliyor. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük, gelişim potansiyeli sınırlı bölgelerde artış oranları daha düşük kalabiliyor. Ayrıca Anadolu’daki yatırım ilgisi de hızlı tren projeleri, liman büyümeleri ve sanayinin taşınması gibi gelişmelerle zaman içinde yükselebilir.”
Kayıt Dışı Riski Artar mı?
Özellikle lüks semtlerde artan maliyetlerin kayıt dışı işlemleri teşvik edebileceği uyarısında bulunan Çimen, çözümün tapu harcı indiriminde olduğunu belirtiyor.
Üst segmentteki mülklerin fiyatı arttıkça, bu fiyatlara binen vergi ve harç yükünün de ciddi boyutlara ulaştığını söyleyen Çimen, “Eğer gerçekten daha fazla vergi toplanmak isteniyorsa, tapu harç oranlarında indirim yapılması gerekir. Bu sayede hem kayıt dışılık azalır hem de rayiç bedelle satış bedeli arasındaki makas kapanır” diye konuştu.
İtiraz Süreci ve Hukuki Yük
Askıya çıkarılan yeni rayiç bedellere itiraz süresinin çok kısa olduğuna değinen Çimen, mülk sahiplerini dikkatli olmaya çağırıyor. Çimen, “Hızlı bir hukuki hareketlilik, 2017’de olduğu gibi yasa yoluyla bu artışlara sınırlama getirilmesini beraberinde getirebilir. Ancak vergi mahkemelerinin iş yükü düşünüldüğünde, bu sürecin zaman alacağı da bir gerçek” ifadelerini kullandı.
Sektör Ne Bekliyor?
Gayrimenkul sektörü, rayiç bedellerin artmasına değil, bu artışlarla birlikte vergi yükünün azaltılmasına odaklanılması gerektiğini düşünüyor. Çimen, sektörel beklentiyi şu sözlerle özetliyor: “Emlak rayiç bedellerinin arttırılması nominal düzeydeki artışların bir yansımasından ibaret. Ancak bir değerin reel bazda bu denli yükselmesi için o yatırım ekosistemindeki genel gelir seviyesinin de benzer oranda yükselmiş olması gerekir. Eğer iç piyasada denge isteniyorsa, özellikle tapu harçlarında yapılacak indirim çok daha etkili bir çözüm olacaktır.”
Editör: Serhat Mocan
Katılım finans esasları doğrultusunda geliştirdiği yenilikçi ürün ve hizmetleriyle 36 yıldır müşterilerine hizmet veren Kuveyt Türk, esnaf ve sanatkârlara yönelik sunduğu çözümlere bir yenisini daha ekliyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) ile imzalanan iş birliği protokolü kapsamında, Kuveyt Türk Mobil üzerinden müşteri olan TESK üyesi şahıs firmaları; avantajlı POS oranlarından fatura desteğine, ücretsiz bankacılık ürünlerinden araç finansmanına kadar uzanan geniş kapsamlı desteklerden faydalanabilecek. Katılım finans ilkeleriyle hazırlanan kampanya, esnafın günlük nakit akışına destek olmayı ve uzun vadeli ilişki kurmayı hedefliyor.
“Esnaflarımızla uzun vadeli ve sürdürülebilir bir ilişki kurmayı önceliğimiz olarak görüyoruz”
Kuveyt Türk KOBİ Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Delipoyraz, iş birliğiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Üretimin, istihdamın ve yerel ekonomilerin taşıyıcısı olan esnaflarımız, bizim için sadece bir müşteri grubu değil; ekonomimizin omurgasını oluşturan değerli paydaşlardır. Katılım finans ilkelerimiz doğrultusunda, esnafla uzun vadeli ve sürdürülebilir bir ilişki kurmayı önceliğimiz olarak görüyoruz. TESK ile hayata geçirdiğimiz bu iş birliğiyle esnafa özel sunduğumuz finansman ve bankacılık çözümlerini daha geniş bir kesime ulaştırmayı amaçlıyoruz. Kampanya kapsamında sunduğumuz, esnafın öncelikli ihtiyacı olan POS ve kart çözümlerine ilave olarak EFT gibi farklı bankacılık ürünlerini de aynı anda ve tek platformdan sunmamız ise esnafımızın günlük operasyonlarını kolaylaştıran bütüncül bir yaklaşımın göstergesidir. Özellikle Cebim POS gibi, herhangi bir ek cihaza ihtiyaç duymadan yalnızca akıllı telefonlar üzerinden ödeme almayı mümkün kılan, masrafsız ve güvenli çözümlerimiz sayesinde, sahada hizmet veren esnaf ve KOBİ’lerin işlerini her yerden kesintisiz şekilde yürütmesini destekliyoruz.”
“Güçlü işbirlikleriyle esnafımızın önünü açıyoruz”
Esnaf ve sanatkarların mali yükünü hafifletecek anlamlı bir iş birliğine imza attıklarını söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Esnafımıza özel hazırlanan bu destek paketiyle, düşük POS komisyon oranları, uygun koşullarda araç finansmanı, ticari kredi kartlarında taksitlendirme imkânı ve fatura desteği gibi günlük işleyişe doğrudan katkı sağlayacak çözümler sunuluyor. Aynı zamanda, ücretsiz EFT/havale işlemleri, çek karnesi ve HGS gibi bankacılık hizmetleri de kampanya kapsamında esnafımıza masrafsız olarak sunuluyor. Ayrıca, ilk harcamaya özel nakit iade gibi ek faydalarla esnafımızın mali yükü hafifletiliyor. Katılım finans esasları çerçevesinde hazırlanan bu kampanya, esnafımızın nakit akışını desteklemeyi ve onlarla uzun vadeli, sürdürülebilir bir ilişki kurmayı hedefliyor. Kuveyt Türk’ün dijital çözümleri sayesinde esnafımız bankacılık işlemlerini hızlı, güvenli ve pratik şekilde gerçekleştirebilecek. Bu anlamlı iş birliğinin esnaf ve sanatkâr camiamıza hayırlı olmasını diliyor, katkı sunan herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Esnafa özel geniş kapsamlı destek paketi
Kuveyt Türk ve TESK iş birliği kapsamında hayata geçirilen kampanya ile TESK üyesi şahıs firmaları, Kuveyt Türk Mobil uygulaması üzerinden “KTTESK01” kodunu kullanarak ya da kampanyaya özel QR kod ile müşteri olduklarında; %0,99 POS komisyon oranı veya 9 gün blokeli Esnaf POS, ticari kredi kartlarında %3,29’dan başlayan oranlarla 9 taksite kadar taksitlendirme, 60 aya varan araç finansmanı, üç fatura için toplamda 1.000 TL’ye kadar fatura desteği, avantajlı döviz ve kıymetli maden kurları gibi finansal imkânlardan faydalanabiliyor. Bunun yanı sıra; iki adet HGS, 10 yapraklı çek karnesi, 100 adet çek tahsilatı, ücretsiz EFT/havale işlemleri ile ilk harcamaya özel 750 TL’ye kadar Sağlam Nakit Kart iadesi gibi masrafsız ürün ve hizmetler de kampanya kapsamında esnafa ücretsiz olarak sunuluyor.
Editör: Kadir Ali Boz